top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıDeniz Green

Tiroidde Beslenme

Merhaba sevgili dostlar


Tiroid konusuna kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bugün sizlere beslenmeden bahsedeceğim. Aslında bunlar sadece tiroid hastaları değil herkesin faydalanabileceği bilgiler. O yüzden lütfen çevrenizle paylaşmaktan çekinmeyin.

Doğru beslenme ile tiroid şikayetlerinizi geriletebilir ya da durdurabilirsiniz


Tiroid hastalarının çoğunda bünyesel zayıflık gözlemliyorum. Baktığınızda kişi kilolu görünebilir, ya da enerjisi yerinde görünebilir. Dış görünüş sizi aldatmasın. Küçük bir bez olsa da salgıladığı hormonlar itibariyle çok önemli olan tiroidin bozukluğu, hastaların sistemini alt üst ediyor.


Peki bu bünyesel zayıflık sorununa nasıl yaklaşmalıyız?

Vitamin ve mineral eksikliği, tiroid hastalığında hem sebep hem de sonuçtur. Şöyle ki, yüksek enflamasyon sebebiyle vücudunuzun besin emilimi yetisi azalır. Bunun yanı sıra, vitamin eksikliği olduğunda vücudunuzun enflamasyonla savaş yetisi de azalır. Dolayısıyla bu iki durum bir kısır döngü içinde birbirini besler ve hastalık kronik bir hal alır. Bu zinciri bir yerden kırmadan tiroid hastalığında başarı sağlayamazsınız. Peki ihtiyacımız olan vitaminleri nasıl alacağız? Doğru beslenirsek her şey hallolur mu? Evet ve hayır. Ne yazık ki doğru beslenmek tek başına her zaman çözüm olamayabiliyor, çünkü kronik hastalıklar, yanlış beslenme alışkanlıkları ve ilerleyen yaş nedeniyle vücudunuzun gıdalarda bulunan vitamin ve mineralleri alıp kullanma becerisi zayıflıyor. Düşük mide asidi, geçirgen barsak sendromu gibi sorunlar, uzun vadede besin eksikliğine ve dolayısıyla da çeşitli hastalıklara neden oluyor. Siz doğru şeyler yeseniz de bunların hepsi kana karışamayabiliyor ve hücreleriniz aç kalıyor, zaafiyet başlıyor. Bu sebeple, soruna 2 koldan yaklaşacağız.


1- Doğru beslenmek 2- Sindirimi düzeltmek


Hipertiroid ve hipotiroid birbirinin zıddı gibi görünen hastalıklar olsa da, aslında enflamasyon ve metabolizmanın sekteye uğramış olması açısından tek bir sorunun farklı yönlerdeki uzantıları olarak bakıyorum. Bir hipertiroid hastası zamanla hipotiroide dönüşebilir ve bir süre sonra aslında haşimoto hastası olduğu söylenebilir. Bu yüzden tüm hastalıklarda olduğu gibi tiroid hastalığında da esas, vücudu yeniden dengeye getirmektir. Vücudunuz gerçekten çok akıllıdır ve dengeyi bulduktan sonra kendini iyileştirmeyi ve yenilemeyi çok iyi bilir. Bu bakış açısından hareketle aşağıdaki bilgileri tüm tiroid hastaları için hazırladım.


BESLENME: Hastalarımla ilk randevum 1.5 saat kadar sürer. Çünkü onlar hakkında her şeyi bilmek isterim. Kendilerine beslenmelerinin nasıl olduğunu sorduğumda çok sağlıklı beslendiklerini söyleyen, ama aslında yanlış beslenen o kadar çok insan var ki. Ne yazık ki endüstriyel gelişim ve hızlı, koşuşturmacalı yaşam, insanları doğal beslenme alışkanlıklarından koparıyor. Aslında bu konuda aylarca konuşabilirim, o yüzden bugünkü paylaşıma beslenme konusuna sığdırmaya çalışacağım.


Şimdi mazotla çalışan bir arabanız olduğunu düşünün. İçine benzin koymazsınız, değil mi? Aynı hassasiyeti kendi vücudunuz için de gösteriyor musunuz? Çoğumuzun göstermediğine bahse girerim. Şeker, baklava, makarna, bunlar vücudunuz için uygun yakıtlar değildir.


Vücudunuza alacağınız her şey, ister gıda şeklinde, ister soluma yoluyla ister deri yoluyla ya da duygusal ve spiritüel anlamda olsun sizi ya iyileştirir ya da hasta eder. Beslenme konusunda tek bir tavsiye vermem gerekse, şu olurdu: Sevgili Louise Hay’in de dediği gibi, bir şey büyüyorsa yiyebilirsiniz. Salatalık büyüyor mu? Evet. Balık büyüyor mu? Evet. Makarna büyüyor mu? Hayır. Ama içinde buğday var, ama buğdayda kepek var, B vitamini var vs şeklinde düşünmeyin. İşlemden geçirilmiş gıdalardan mümkün olduğunca kaçının. Doğada büyüyen şeyleri mümkünse en taze ve tam halleriyle yemeniz lazım. Özellikle haşimoto tiroidi olan hastalarım için süt ürünlerinden de uzak durmalarını tavsiye ediyorum. Bazıları peynir ve yoğurdu tolere edebilmekle birlikte çoğu kişinin bu ürünlere karşı hassasiyet geliştirdiğini farkettim. Geçirgen barsak sendromuna sebep olarak düşünülen en büyük 3 gıda grubundan biri süt ürünleridir. Diğer ikisi de gluten ve şeker. Bazı sağlık trendlerinin aksine ben meyvenin sağlıklı ve gerekli olduğunu iddia ediyorum. Sindirim sorunlarınız varsa smoothie şeklinde tüketebilirsiniz, yani posasını atmadan, sadece parçalayıp blend ederek yani sindirime hazır hale getirerek. Ama meyvenin suyunu içmemelisiniz, çünkü o zaman sindirim için çok gerekli olan posayı es geçip büyük miktarda fruktoz alırsınız ki, bu kan şekeriniz için iyi değildir ve kan şekeri dengesizliği uzun vadede her türlü hastalığı beraberinde getirir.


Tiroid olsun ya da olmasın, kronik hastalıklara sahip herkese tavsiye ettiğim ve kliniğimde uyguladığım bir yöntem var: AİP, yani autoimmune protocol diyeti. Kolay bir diyet olmamakla birlikte, hem barsak duvarınızın tamiri için vücudunuza bir şans veriyor, hem gıda hassasiyetlerinizi tespit etmenize yardımcı oluyor hem de bu bilgiye sahip olduktan sonra beslenme alışkanlıklarınızı yeniden şekillendirebiliyorsunuz. Aip, hastalarıma sonsuza kadar uygulattığım bir protokol değil, o yüzden lütfen sizin de gözünüz korkmasın. Bu konu ile ilgili geçmişte paylaştığım bir yazım var, size bir miktar bilgi verecektir. Aip hakkında bilgi edindikten ve uygulamaya başladıktan sonra farkına varacağınız bir gerçek var: İnsanların beslenme ihtiyaçları ve hassasiyetleri büyük farklılıklar gösteriyor. Yani, ben çok genel olarak doğada yetişen şeyleri yemenizi telkin ediyor olsam da, bazılarınız için bu doğal gıdaların bazılarının da sorun teşkil edebileceğini biliyorum. Bu kiminiz için baklagiller, kiminiz için yumurta, patlıcangiller familyası sebzeleri, yer fıstığı, tahılların tümü ya da bir kısmı olabilir. Bu sebeple danışanlarımla da en az 1.5 saat harcamadan, beslenme konusunda net tavsiye vermekten kaçınıyorum. Sizin de tedavinizin bir parçası olarak, sosyal medyadaki paylaşımlarımı genel bilgiler olarak kabul etmenizi öneririm.


Tiroid hastalarında, özellikle de hipotiroid ve haşimoto vakalarında en sık rastlanan vitamin ve mineral eksiklikleri şunlardır:


D vitamini: Her gün dışarı çıkıp yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin. Saatlerce güneşte kalmanız gerekmiyor.

Omega 3: Soğuk su balıkları, ceviz, chia tohumu yiyin

Selenyum: Brezilya cevizi, mantar, istiridye, ay çiçeği çekirdeği tüketin

Çinko: Kabuklu deniz hayvanları, et, çekirdek ve tohumlar, yumurtada bulunur

Magnezyum: Ispanak, kinoa, badem, avokado yiyin ve magnezyum yağı ile sırtınıza, karnınıza ve ayaklarınıza masaj yapın (Magnezyumun deri yolundan emilimi daha başarılıdır)

B12 vitamini: Kırmızı et, tavuk, ciğer, balık, yumurta tüketin

iyot: çilek ve az miktarda yosun (kelp) tüketin

İyot, hem Türkiye’de hem de dünyada hala tartışmalı bir konu. Bunu ayrı bir paylaşımda ele alacağım.

Hipertiroidi hastalarının kullanmalarını tavsiye ettiğim besinler (Diğer tiroid hastaları için de faydalıdır):

Fesleğen, biberiye ve kekik gibi enflamasyonu tedavi eden bitkiler. Yemeklerinize katabilir, çayını içebilirsiniz

Yeşil smoothieler: Ispanak, kereviz sapı, spirulina (mavi yeşil renkte olan bir tür yosun) kullanılabilir

Kemik suyu (Bunun için bugün iki tane tarif vereceğim)

Zerdeçal (enflamasyonu engeller, her türlü tiroid ve enflamasyon hastalığı için faydalıdır. Kanda pıhtılaşmayı engellediği için kolesterol sorunu yaşayan bazı tiroid hastaları için özellikle tavsiye edilir. Yemeklerde kullanırken zeytinyağı ve karabiber de ekleyerek zerdeçalın vücut tarafından emilimine yardımcı olabilirsiniz)


Kaçınılması gerekenler: Gluten, şeker, alkol, süt ürünleri (ineğiniz yoksa ve endüstriyel süt kullanıyorsanız), gıda boyası ve koruyucu madde içeren her türlü hazır gıda. Baklagillere, patlıcangillere (patlıcan, domates, patates, biber), yumurtaya ve tahıllara da dikkat edin. Bu son cümledeki besin grupları ile ilgili sorununuz olduğunu farkederseniz karamsarlığa kapılmayın. Bu konuda bilgilendirmelerim, tavsiyelerim ve yemek tariflerim olacak, lütfen takip edin.


Konu beslenme olunca pek çok tiroid hastası tarafından yanlış bilinen turpgiller sebze familyasından söz etmem şart. Brokoli, karnıbahar, brüksel lahanası, lahana, roka gibi sebzeler sizin için iyidir arkadaşlar. Bunlardan kaçınmak suretiyle vücudunuza iyilik değil kötülük yapmış olursunuz. Kitapları tüm dünyada satılan ve Medical Medium olarak bilinen Anthony William, tiroidin başlıca sebebinin EBV yani Epsteinn Barr Virüsü olduğunu, ve bu sebzelerin bu virüsü yenme açısından çok faydalı olduklarını söyler. Bunları da, dereotunu da gönül rahatlığıyla yiyebilirsiniz. Tek dikkat etmeniz gereken şey mümkün olduğunca taze ve tarım ilaçlarından uzak olmaları.


Doğal beslenmenin yanısıra yemek yapar ve yerken bunu bir iş gibi ciddiye almanız önemli. Yemeği pişirirken tükürük bezleriniz harekete geçer ve sindirim süreciniz başlamış olur. Ağızda başlayıp anüste sona eren bu yolculuğun her aşamasının etkili olması, besinlerin emilimini de etkili kılar. Stresliyken ya da koşturmaca halinde yediğiniz bir yemekten fayda beklemeyin. Oturup dikkatinizi yemeğe vererek ve hatta bu nimet için şükrederek, uzun uzun çiğneyerek yiyin. Büyük porsiyonlardan kaçının, gerekirse az ama sık yiyin. Hareketsiz bir yaşam tarzınız varsa karbonhidratları az, protein salata ve sebzeleri çok yiyin. Fiziksel bir sakatlanma yaşadıysanız, vücudunuzun kendini tamir edebilmesi için protein ve kemik suyu, toksik birikimi azaltmak için bol salata, limon, sebze ve smoothie tüketin. Yaşam da hastalık da birer süreçtir. Bugün yediğiniz şey, yarın sağlığınız için uygun olmayabilir. Dün rahatlıkla yediğiniz bir şeyi 10 sene sonra artık sindiremediğinizi farkedebilirsiniz. Ve başkalarında işe yaramış olan takviyelerin, diyetlerin ve besinlerin sizin için de doğru olacağı yanılgısına düşmeyin. Hepimiz biyolojik anlamda özgün varlıklarız. Vücudunuzu tanıyarak ihtiyaçlarına ve hassasiyetlerine saygı gösterin, onu hırpalamayın. İyi bir beslenme uzmanı bu noktada size çok yardımcı olabilir.


Altını çizmekte fayda görüyorum: Yukarda bahsettiğim vitaminleri iyi bir laboratuvar testi olmadan, kulaktan dolma bir şekilde kullanmayın. Vitamin eksikliklerinizi tespit ettikten sonra atacağınız adım, kaliteli bir marka bulmak olmalı. Çünkü, doğru şekilde formüle edilmemiş ek gıdalar, bizim sağlık çevrelerinde sık sık söylediğimiz gibi sadece pahalı bir idrar anlamına gelir, üstüne bir de karaciğer ve böbreklerinize gereksizce yük olurlar.


Hepinize sağlıklı günler dilerim.

#aip #tiroid #haşimoto #ebv #doğrubeslenme #bilinçlibeslenme #kemiksuyu

4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page