top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıDeniz Green

COVİD-19 VE TAYVAN: PANİK VE REHAVET ORTAMINDA BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

Ciddi kriz dönemlerinde, hükümetler genellikle belirsizlik ve zaman kısıtlamaları altında zor kararlar alırlar. Bu kararlar hem kültürel açıdan uygun hem de nüfusa duyarlı olmalıdır. Krizin erken tanınması, halkın günlük brifingler ve basit sağlık mesajları ile bilgilendirilmesi, gelişen salgın hakkında zamanında, doğru ve şeffaf bilgiler sunarak halkın güvence altına alınması ülke çapındaki salgını panik ve kargaşaya sebep olmayacak şekilde kontrol etmekte elzemdir.




Tayvan, bir toplumun bir krize nasıl hızlı tepki verebileceğine ve vatandaşlarının çıkarlarını nasıl koruyacağına bir örnektir. Türk hükümeti ve halkına bu salgın esnasında örnek teşkil etmesi açısından Jama Network tarafından 3 Mart tarihinde yayınlanmış bu yazıyı Türkçeye çevirerek ben de toplumsal sorumluluğumu yerine getirmeye çalıştım. Yazının orjinalini aşağıdaki linkte bulabilirsiniz:


https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/2762689


Çin’e 130 kilometrelik mesafesi, Çin’de yaşayan 850binlik ve yine Çin’de çalışan 404binlik nüfusuyla, Tayvan’ın Covid19 salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri olması beklenirdi. 2019 senesinde Çin’den 2.71 milyon kişinin Tayvan’a giriş yaptığı düşünülüyor. Bu yakın ilişki nedeniyle Tayvan 2003’deki Sars salgınından bu yana tedbiri elden bırakmadı.


Covid 19, Uzakdoğuda kutlanan Çin Yeni Yılından hemen önce ortaya çıktı. Bu dönemde turistik faaliyetlerin yoğun olacağını bilen Tayvan hükümeti, vakit kaybetmeden teşhis, sınırlama ve kaynak tahsisi için gerekli çalışmaları yaparak toplum sağlığını koruma anlamında adımlar attı. Hükümet, ulusal sağlık hizmeti çalışmalarından elde ettiği veritabanını göç ve gümrük verileriyle birleştirdi ve bu bilgileri kullanarak seyahat hareketlerini ve klinik belirtileri baz alan gerçek zamanlı uyarılar üretti. Yolcuların son 14 günlük seyahat bilgilerine dayalı bulaşıcılık risklerini sınıflandırmak için yeni teknolojilerden faydalandı. Düşük riskli kişilerin daha hızlı seyahat etmeleri için imkan sağlarken daha yüksek riskli olanları evde karantinaya aldı ve kuluçka döneminde evde kaldıklarından emin olmak için bu kiiler cep telefonlarından takip edildi.


İnfluenza semptomları yaşayan hastaları aktif bir şekilde arayıp kontrol ederek influenza testi negatif çıkmış olsa bile COVID-19 için tekrar test etmek suretiyle vaka bulgusunu geliştirdi. Ücretsiz telefon hatlarıyla vatandaşların şüpheli semptomları veya vakaları kendileri veya başkalarında bildirmeleri için teşvik etti; hastalık ilerledikçe, bu yardım hattı tam kapasiteye ulaştı. Bu noktada her büyük şehirden alternatif olarak kendi yardım hattını yaratması istendi. Gıda, sık sağlık kontrolü ve karantina altındakiler için teşvik sağlayarak etkilenenlere kapsayıcı ve insani bir tutumla bakım verilmesi sağlandı.


KRİZİ TANIMA


SARS'ın patlak vermesinden sonraki yıl olan 2004'te Tayvan hükümeti Ulusal Sağlık Komuta Merkezini kurdu ve bunu büyük salgın müdahalesine odaklanan ve merkezi, bölgesel ve yerel yetkililer arasında doğrudan iletişim için operasyonel komuta noktası görevi gören bir afet yönetim merkezinin parçası olarak kullandı. Daha sonra bu merkezi Merkezi Salgın Komuta Merkezi, Biyolojik Patojen Afet Komuta Merkezi, Karşı Biyoterörizm Komuta Merkezi ve Merkezi Tıbbi Acil Operasyon Merkezi ile birleştirdi.


31 Aralık 2019'da, Dünya Sağlık Örgütü, Wuhan, Çin'de bilinmeyen nedeni olan zatürree vakaları konusunda bilgilendirildiğinde, Tayvanlı yetkililer uçaklara binmeye başladılar ve yolcuların yer değiştirmeden önce ateş ve zatürree belirtilerini tespit etmek için Wuhan'dan doğrudan uçuşlarda yolcuları değerlendirmeye başladılar.


5 Ocak 2020 gibi erken bir tarihte bildirimle tetkikler, son 14 gün içinde Wuhan'a seyahat eden ve giriş noktasında ateş veya üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları olan herhangi bir kişiyi kapsayacak şekilde genişletildi; Şüpheli vakalar SARS ve Ortadoğu solunum sendromu (MERS) dahil 26 virüs açısından tarandı. Ateş ve öksürük belirtileri gösteren yolcular evde karantinaya alındı ​​ve hastanede tıbbi yardım gerekip gerekmediği değerlendirildi.


20 Ocak'ta, Çin'den sporadik vakalar bildirilirken, Tayvan Hastalık Kontrol Merkezleri Merkezi Salgın Komuta Merkezi'ni Ulusal Sağlık Komuta Merkezi kapsamında şiddetli özel bulaşıcı zatürree için resmen harekete geçirdi ve sağlık ve refah bakanı atanmış komutan oldu.


Merkezi Salgın Komuta Merkezi, ulaştırma, ekonomi, çalışma ve eğitim bakanlıkları ve Çevre Koruma İdaresi de dahil olmak üzere çeşitli bakanlıkların çabalarını, ortaya çıkan halk sağlığı krizine karşı koymak için kapsamlı bir çaba içinde koordine etti.


KRİZ YÖNETİMİ


20 Ocak-24 Şubat tarihleri arasında, Merkezi Salgın Komuta Merkezi hızlı bir şekilde hava ve denizden sınır kontrolü, yeni veriler bazında vaka tanımlaması kullanarak en az 124 eylem maddesinin bir listesini hazırladı ve uygulamaya koydu. Bu eylem planı şüpheli vakaların karantinaya alınması, proaktif vaka bulma, kaynak tahsisi (kapasitenin değerlendirilmesi ve yönetilmesi), yanlış bilgilendirme, diğer ülkeler ve bölgelerle müzakere, okullara ve çocuk bakımına yönelik politikaların oluşturulması ve işletmelere yardım için mücadele ederken halkın güvence ve eğitimi gibi ana başlıkları içeriyordu.


SINIR KONTROLÜ, VAKA TANIMLAMASI VE SINIRLAMA

27 Ocak'ta Ulusal Sağlık Sigortası İdaresi ve Ulusal Göç İdaresi 1 gün içinde, hastaların 14 günlük seyahat geçmişini ulusal sağlık sistemi kimlik kartı verileriyle birleştirdi. Tayvan vatandaşlarının hane kayıt sistemi ve yabancıların giriş kartı, hükümetin etkilenen bölgelerdeki son seyahat geçmişi nedeniyle yüksek risk altındaki bireyleri izlemesine olanak tanıdı. Yüksek riskli olup evde karantina altında tutulanlar cep telefonları aracılığıyla elektronik olarak izlendi.


30 Ocak'ta Ulusal Sağlık Sigortası İdaresi veritabanı, Çin, Hong Kong ve Makao'dan gelen hastalar için 14 günlük seyahat geçmişini kapsayacak şekilde genişletildi.


14 Şubat'ta, Giriş Karantina Sistemi başlatıldı, böylece seyahat edenler, bir Tayvan havaalanından ayrılmadan önce veya bir Tayvan havaalanına varışta çevrimiçi bir forma götüren bir QR kodunu tarayarak sağlık beyan formunu doldurabileceklerdi. Daha sonra mobil sağlık bildirim kartı, yerel bir telekom operatörü kullanarak telefonlara SMS yoluyla gönderildi ve bu da asgari riskli kişiler için daha hızlı göç izni verilmesine olanak tanıdı. Bu sistem 72 saatlik sürede oluşturuldu.


18 Şubat'ta hükümet Tayvan'daki tüm hastanelerin, kliniklerin ve eczanelerin hastaların seyahat geçmişlerine erişebileceğini duyurdu.


KAYNAK TAHSİSİ: LOJİSTİK VE OPERASYONLAR


Merkezi Salgın Komuta Merkezi, maskelerin fiyatını belirlemek ve maske üretimini artırmak için devlet fonlarını ve askeri personeli kullanmak yoluyla kaynak tahsisinde aktif rol aldı.


Tayvan Hastalık Kontrol Merkezleri Merkezi, 20 Ocak'ta hükümetin kontrolünde 44 milyon cerrahi maske, 1.9 milyon N95 maske ve 1100 negatif basınç izolasyon odası stoğu bulunduğunu açıkladı.


İLETİŞİM VE POLİTİKA


Yanlış Bilgiyle Mücadele Ederken Halkı Güvence Altına Alma ve Eğitme

Sağlık ve refah bakanı Tayvan Hastalık Kontrol Merkezleri Merkezi'nin günlük basın brifinglerine ek olarak, önde gelen bir epidemiyolog olan Tayvan başkan yardımcısı, cumhurbaşkanlığı makamından yayınlanan ve internet üzerinden sunulan düzenli kamu hizmeti duyuruları yaptı. Bu duyurular, ne zaman ve nerede maske takılacağını, el yıkamanın önemini ve ön sağlık çalışanlarına ulaşamamalarını önlemek için maske istifleme tehlikesini içeriyordu. Merkezi Salgın Komuta Merkezi ayrıca okullara, işletmelere ve öfkeli işçilere yardımcı olmak için planlar yaptı.


Tayvan’ın 24 Şubat İtibariyle Sonuçları


Merkezi Salgın Komuta Merkezi, halka açık ve insancıl yaklaşımlı bir iletişim kurdu.

Bu makalenin orjinali yayınlanmadan önce, 24 Şubat tarihinde Tayvan'da 30 COVID-19 vakası vardı. Diğer ülkelerdeki katlanarak büyüyen vakalara bakıldığında, 23 milyon nüfuslu Tayvan’ın bugün itibariyle (13 Mart) halen 50'nin altında vakaya sahip olması, Tayvan hükümetinin bu salgınla olan mücadelesinin başarısını sergiliyor.


ZORLUKLAR


Tayvan bu süreçte elbet bazı sıkıntılar da yaşadı.


Birincisi, Tayvan’da kamu iletişimi çoğunlukla Mandarin Çincesi ve işaret dilinde gerçekleştirildi. Tayvan Hastalık Kontrol Merkezleri Merkezi' web sitesi dışında, Tayvan'da seyahat eden veya ikamet eden Tayvan vatandaşı olmayanlar için farklı dillerde yeterli iletişim yoktu.


İkincisi, dikkati hava yolculuğuna odaklanırken, Tayvan Diamond Princess gemisinin yanaşmasına izin verdi ve yolcuların 31 Ocak'ta Japonya'ya gitmeden önce Yeni Taipei Şehri yakınlarındaki Keelung'da inmelerine izin verdi. Daha sonra gemide çok sayıda doğrulanmış enfeksiyon olduğu ortaya çıktı. Bu, toplumun yayılmasıyla ilgili endişeleri olan geçici bir toplumsal panik yarattı. Hükümet, kruvaziyer yolcularının ziyaret etmiş olabileceği 50 yeri yayınladı ve tur grubuyla temas halinde olabilecek vatandaşlardan semptom izlemelerini ve gerektiğinde kendilerini karantinaya almalarını istedi. Bunlar test edildi ve hiçbirinin 14 gün geçtikten sonra COVID-19 olduğu doğrulanmadı.


Sonuç olarak diyebiliriz ki Tayvan hükümeti 2003 SARS deneyiminden dersler çıkardı ve bir sonraki krizde hızlı eylemler sağlamak için bir halk sağlığı müdahale mekanizması kurdu. İyi eğitimli ve deneyimli yetkililer, krizi tanımak ve ortaya çıkan salgını ele almak için acil durum yönetim yapılarını aktive etmişlerdir.


Bu politikaların yoğunluğunun salgının sonuna kadar devam edip edemeyeceği ve halk tarafından iyi karşılanmaya devam edeceği belirsiz olmakla birlikte, Tayvan’ın şu ana kadar COVID-19 ile son derece etkin bir şekilde mücadele edildiğini söyleyebiliriz.


Photo by Tam Wai on Unsplash


#covid19 #coronavirus #Tayvan

14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page