top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıDeniz Green

Coronavirus Neden Tehlikeli?

Güncelleme tarihi: 14 Mar 2020

Coronavirüsün varlığı Türkiye’de de teyit edildiğine göre Avrupa ve Asya’da takip ettiğim panik ve rehavet havasından kaynaklanan durumların Türkiye’de de nasıl benzer sonuçlara yol açabileceğinden bahsetmek istiyorum.




Bir süre önce İspanya’ya taşınmış olmama rağmen İngiltere ile bağlantım kopmadı. Dünya Sağlık Örgütü’nün dün en sonunda ciddi bir salgın olarak tanımladığı bu virüsün yayılmasıyla ilgili olarak iki ülkede hem yönetimsel hem de bireysel bazda çok büyük bir fark gözlemliyorum. İspanya düne kadar olaya rehavetle yaklaşırken İngiltere’de bir süredir ciddi bir panik havası var. Özellikle hijyen ürünlerinin olduğu raflar boşalmış durumda. Hastaneler ve aile doktorları hastalara düzenli mesajlarla coronaya yakalanma riskleri varsa evde kalmalarını öğütlüyor. Öte yandan durumu hafife alarak halkı zamanında yeterince bilgilendirmemiş olmanın ve bu belirsizlikle dolaylı olarak paniğe sebep olmanın yarattığı sorunlar da var. Örneğin yine İngiltere’de bir arkadaşımın 50li yaşlardaki arkadaşı corona virüsü taşıdığı sanılarak iki buçuk hafta boyunca kaderine terkedilmiş. Ciddi bir grip geçirmekte olan kadın, Allahtan bir süre sonra toparlamış ama hazırda ciddi bir hastalığı bulunsaydı toparlayamayabilirdi. Kısacası hazırsızlık, organizasyon bozukluğu ve panik, corona ile yakından bağlantılı olmayan ciddi sorunlara ve ölümlere sebep olabilir ve olacaktır da. Ve bence asıl tehlike de burada yatmakta.


Azımsanmayacak bir diğer boyut, paniğin yarattığı ya da örtülüyken ortaya çıkardığı ırkçılık ve şiddet olaylarının artması. Çin vatandaşlarına yapılan bazı muameleler gerçekten utanç verici. 2 hafta önce Madrid'deydim. Şehirde gördüğüm uzakdoğulu görünümlü insanların hepsi yüzlerinde maskeyle geziyorlardı. Kendilerini bu şekilde savunmak zorunda kalmaları çok üzücü.


Corona vakalarının yaklaşık yüzde 20’si hastaneye yatmayı, yüzde 5i yoğun bakım gerektiriyor. Bu yoğun bakım ünitelerinde kullanılan makinalar, araç ve gereçler kolaylıkla temin edilebilen şeyler değil. Bu araç gereçleri bırakın, coronanın etkilediği düşünülen insanların sayısı 1000leri bulduğunda herkesi tek tek test etmek bile mümkün olmayacak. Sağlık personelinin sınırlı sayısını, bu insanların yoğun çalışma nedeniyle yorgun ya da enfeksiyon sebebiyle hasta düşmelerini de hesaba katarsanız sorunun farklı boyutlarda katlanarak nasıl büyüyeceğini hayal edebilirsiniz, çünkü bunlar Çin’de, İtalya’da hazırda yaşanan sorunlar. Pek çok emekli sağlık personeli yeniden göreve çağırılmış. Angela Merkel'e sunulan bir raporda Alman nüfusunun yüzde 60 ila 70inin bu virüse yakalanacağı öngörülmüş. Bu, virüsün kendinin olmasa bile yaratacağı kargaşa ve iş kaybının ne kadar ciddi boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor bize. Bu nedenle sadece hükümetlere değil bireysel olarak bizlere de sorumluluklar düşüyor. Bunların bilincinde olur ve ona göre davranırsak hem virüsün yayılmasını hem de bundan dolaylı olarak kaynaklanan sorunları engelleyebiliriz.


Bu hafta, bu salgın karşısında hatalı politikalar izleyen ülkeler ve doğru adımları atan ülkelerin yaptıklarını sizlerle paylaşıp toplumsal bilincin oluşmasına katkıda bulunmaya çalışacağım. Bunun yanısıra elbette bir holistik tıp pratisyeni olarak kendimizi nasıl koruruz, bunları da bilgim ve gözlemlerim doğrultusunda anlatacağım. Covid19 yüksek bir ölüm oranı göstermiyor, ve daha çok yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf olan nüfusu etkiliyor. Önlemini iyi almayan ülkelerde ölüm oranının yüzde 5e kadar çıkabildiğini görüyoruz. Ancak bu, ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ mantığıyla hareket etmemizi gerektirmez. Biraz düşünecek olursanız bu risk grubundan pek çok kişiyi tanıdığınızı anlarsınız, ve virüse aşı geliştirilmesine daha en az 1 sene var. Lütfen panik yapmayalım ama tedbiri, sağduyuyu ve gerçekçiliği de elden bırakmayalım.


Bir alışveriş çılgınlığına girmeden önce bu ürünlere ihtiyaç duyacak başkaları da olduğunu unutmayalım.


Ellerimizi sabunla sık sık yıkayalım ve elimizi yüzümüze götürmemeye dikkat edelim.


Öpüşmekten, tokalaşmaktan, sarılmaktan kaçınarak çevremizdekilerle fiziksel kontağı minimuma indirelim.


Kalabalık yerlerde bulunmaktan mümkün oldukça kaçınalım.


Öksürük, boğaz ağrısı ve ateş gibi semptomlarımız olduğunda insanlardan uzak duralım.


Sık aralıklarla sıcak içeçekler içelim.


Yüzeyleri sık sık sabunlu bezle silerek temizleyelim.


Sağlıklı beslenerek ve mümkünse egzersiz yaparak bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaya çalışalım.


8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page